Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Lideri Erkan Baş, partisinin Bolu Vilayet Örgütü açılışında vatandaşlarla bir ortaya geldi.
Burada konuşan Baş, açılışta emeği geçen parti üyelerine teşekkür ederek, “Meclis’e girdikten sonra bize karşı çeşitli övgüler var. Aslında koca bir yapının görünen 4 bireyi orada. Bunun ardında partinin merkez şuraları, bilim heyetleri var, istişare organları var, bunun ardında vilayet örgütleri, ilçe örgütleri var lakin beşerler yalnızca gördükleri üzerinden değerlendiriyorlar ve bu da insanı biraz mahcup ediyor” tabirlerini kullandı.
“BİZ YURTTAŞIN TEMSİLCİSİ DEĞİLİZ, YURTTAŞIN KENDİSİYİZ”
Siyaseti, ‘temsil siyaseti’nden çıkarmaya çalıştıklarının altını çizen Baş, “Biz yurttaşın temsilcisi değiliz, yurttaşın kendisiyiz. Bunu hissederek, buna uygun bir siyaset yapmaya çalışıyoruz” dedi.
Konuşmasına, cumhuriyetin 2. yüzyılından bahsederek devam eden TİP Genel Başkanı, şu sözleri kaydetti:
“İçinden geçtiğimiz süreç çok değerli bir süreç. Hem yılın son günü yaptığımız açıklamalarda, hem yıl başından sonra yaptığımız açıklamalarda daima buna işaret etmeye çalıştık. 2023, cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümü. 2023, tahminen de Türkiye Emekçi Partisi’ni var eden hareket olarak baktığımız Seyahat Direnişi’nin de 10. yıl dönümü. Bu ikisi bize çok büyük bir tarihî sorumluluk yüklüyor. Yani cumhuriyetin 2. yüzyılına tekrar birinci yüzyılda yaşadığımız arızalarla, eksiklerle, yanlışlarla, yanlışlarla mı gireceğiz, yoksa bu ikinci yüzyılda birinci yüzyılda yaptığımız kusurlardan dersler çıkararak sahiden halkın siyasete katılabildiği, kelamını söyleyebildiği yürekten ve sahiden katılabildiği, memleketin sola hakikat uç verdiği biçimde mi gireceğiz?
Yoksa yalnızca ki AKP’nin 20 yıldır yaptığı birtakım kötülüklerle, o kötülüklerden kopmak üzere hudutlu bir değişim mi yaşayacağız? Mesela bu son derece değerli bir sorun.”
“GELECEĞİNİZ YER TAYYİP ERDOĞAN OLUR”
Baş, sol fikrin tarih boyunca halkı temsil ettiği ve halkın çıkarlarını savunduğu için her vakit düşman görüldüğünü belirtirken, “Eğer bir ülkede siz solu, sosyalistleri, devrimcileri yok ederseniz ve sistematik olarak bunları imhaya dayalı bir siyaset anlayışı ülkeye hükümran olursa sonunda geleceğiniz yer Tayyip Erdoğan olur. Daima solunu budayan, daima solunu yok eden, daima solunu kesen bir ülkede tarikatlar yükselir, cemaatler yükselir, ırkçılık yükselir, toplumda düşmanlık yükselir ve bunların üzerine de ırkçı, milliyetçi, dinci partiler yükselir. O yüzden bakın şu söylediğimiz tez bizim heyecanımızın coşkumuzun, gücümüzün temel kaynağıdır” dedi.
“SOLUNU TASFİYE EDEN ÜLKE, HER SEFERİNDE DAHA KÖTÜSÜYLE KARŞI KARŞIYA KALMIŞTIR”
Türkiye’nin 2. yüzyılına AKP’yi yenerek gireceklerini lisana getiren Baş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Biz AKP’yi, Tayyip Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ni değiştireceğiz, yeneceğiz bunları. Ancak tasamız, kaygımız, telaşımız örneğin 5 yıl sonra birebir zihniyet devam ederse, yani Erdoğan’dan evvelki zihniyet tekrar memlekette hâkim olursa, 5 yıl sonra 10 yıl sonra Tayyip Erdoğan’ı bile aramak zorunda kalabilirsiniz.
Menderes’i hatırlayın, gitti Demirel geldi, gitti Kenan cihan geldi, Turgut Özal geldi, Tansu Çiller geldi ve Tayyip Erdoğan bunların açtığı yolu aslında kullanarak iktidara geldi. Her seferinde daha gericisi, her seferinde daha sağcısı, her seferinde daha ırkçısı, her seferinde daha halk düşmanı olan iktidarların gelmesi tesadüf değil
Bunun kaynağında şu var. Bu ülke solcularını, sosyalistlerine, halkı siyasette temsil ettikleri için halkı siyasete iştirak kanallarına zorladığı için siyaset yapma hakkı vermemiştir, daima solunu tasfiye etmiştir ve daima solunu tasfiye eden ülke de sağcılara teslim olmuştur ve her seferinde daha kötüsüyle karşı karşıya kalmıştır.”
“BÜYÜK BİR HESAPLAŞMA PERİYODUNA GİRİYORUZ”
Büyük bir hesaplaşma devrine girildiğine dikkat çeken Baş, seçim sürecine giden siyasi atmosferi şu sözlerle kıymetlendirdi:
“Seçimler kıymetli fakat bir şeye dikkatinizi çekeceğim. Seçimlere nasıl bir ortamda giriyoruz biz? Mesela bu seçime giderken ülkenin en büyük 3. siyasi partisi kapatma davasıyla karşı karşıya. Bugün hazine yardımı gasp edilmiş durumda. Bu ülkenin maddeleri diyor ki her parti aldığı oy oranında hazineden yardım alır. Zira zati hazine yurttaşın vergilerinden oluşuyor, bunu paylaştırmak lazım.
Ama AYM çıktı dedi ki ‘HDP’ye ben bunu vermiyorum.’ Tıpkı AYM HDP’yi kapatma davasına hakikat götürüyor.
Seçimlerin en değerli aday adaylarından birisi Ekrem İmamoğlu’nun siyasi yasak alıp almayacağını tartışıyoruz. Bugün biri CHP’li biri Âlâ Partili iki milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması kurula havale edildi. Yarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanabilir durumda. Medya ablukasını, yargıyı, devletin imkanlarının iktidar tarafından baskı aracı olarak kullanılmasını geçiyorum. Düşünsenize nasıl bir seçime gidiyoruz biz. Şu anlattıklarımla bir ülke seçime gerçek gidiyor bu olağan midir?
Şimdi yarın İstanbul’a kayyum gelecek mi gelmeyecek mi bu tartışmaları yapıyoruz. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı cezaevinde. Niçin cezaevinde? Oraya daha evvel atanan kayyumun, altından yaptırdığı belediye binasındaki tuvaleti herkese gösterdiği için. Halkın parasının nasıl çarçur edildiğini gösterdiği için. Selçuk Mızraklı’yı bir mazeretle aldılar tutukladılar. Diyarbakır’da olur bu türlü şeyler, İstanbul’da olmaz diye düşündü beşerler. Birçok insan bu türlü düşündü. Ancak yarın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atandı dense şaşıracak olan var mı içerisinde? Bunu yapar yapmaz başka ancak bunun psikolojisini artık hazırlamış durumda.
“İKTİDAR BÜTÜN TUŞLARA BİREBİR ANDA BASIYOR”
İktidar kaybedeceğini görmüş durumda ve bütün tuşlara birebir anda basıyor. Denetimsiz de basmıyor onu da söyleyeyim. Bayağı bilerek isteyerek istediği üzere çalmak, istediği üzere dizayn etmek üzere art geriye ataklar yapıyor.
Şimdi bunun karşısında çok açık söyleyeyim ‘Bekleyelim, görelim, sabredelim’ yaklaşımı hakikat bir yaklaşım değildir. Yani esasen bunlar kaybedecekler, o yüzden tırnak içerisinde söylüyorum provokasyona gelmeyelim yaklaşımı yanlışsız bir yaklaşım değildir. Provokasyona gelmemek lazım pekala provokasyonlar nasıl boşa çıkarılır? Nasıl provokasyona gelmezsiniz? Bütün insanlık tarihi boyunca provokasyonları boşa çıkarmanın bir tane yolu vardır. Örgütlü hareket ederseniz provokasyonları boşa çıkarırsınız. Provokasyon örgütsüz kitleler üzerinde tesirlidir lakin şayet örgütlü hareket ederseniz o provokasyonları boşa çıkarma yeteneği geliştirirsiniz.”
“BİZ ÖRGÜTLÜ OLURSAK, BİZ GÜÇLÜ OLURSAK TÜRKİYE’Yİ ŞEKİLLENDİRME TALİHLERİ OLMAYACAK”
Türkiye’nin Tayyip Erdoğan’dan ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kurtulması için üzerlerine düşen her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olduklarını söz eden Baş, Tayyip Erdoğan karşısında tek aday çıkarılması gerektiğini vurgulayarak şöyle devam etti:
“Tek bir aday ile Tayyip Erdoğan karşısında yüzde 60’larla 70’lerle bu süreci kazanmak mümkündür. Lakin bu şu manaya gelmesin. ‘Biz çıkacak adayın her şeyine kefil olacağız şudur, budur…’ Bu o denli bir şey değil. Bizim tezimiz şu. Biz örgütlü olursak, biz güçlü olursak, biz faal olursak, biz hareket halinde olursak Türkiye’nin geleceğinde Tayyip Erdoğan’ın benzerlerinin ya da onlara özenenlerin Türkiye’yi şekillendirme talihleri olmayacak. Buradaki güvendiğimiz şey o ortak adayın kim olduğu sorunu değil, güvendiğimiz şey o gayret içerisinde faal bir biçimde yer alan bizleriz.”